Friday, May 1, 2020

LEYLA IŞIK



Almond Trees Have Been
Adorned With Flowers

Dou you know
The warmth
Of air
And water
And in soil has increased?
Dou you know
Away, far away
Bullets have choosen their targets
Many many youngsters
Many hopes
Have fallen on the ground
Their mothers
Their fathers
Their beloveds
And their offspring if any
Have choosen pain
In the first flush of youth?
Would you tell me what should be said about that soul
Who took some from the sky
And roared
Who took some from the rain
And his eyes rained
Who became rough and risen
Like seas
Who did not even hurt an ant
Who did not target a bird
Who did not have the heart to pick flowers
Which geography
What nation
What religion
What sect
What color
What race
What language




What speech
Does it matter?
That one, This one
And the other one is a human too. . .
I, you, we, they
Haven’t us come from soil?
Won’t our bodies turn into soil?
Why fight
Why become enemies
Why hold a grudge
Why hate? . . .
What is it we cannot share?
Mothers give birth
To Barış
To Mert
To Sevgi. . .
Do they choose war?
All sons must be PEACE
All girls LOVE
Then won’t this world be
Enough for all Souls?




BADEM AĞAÇLARI ÇİÇEKLERLE BEZENMİŞ

Cemre havaya
Suya
Toprağa düşmüş
Haberin var mı?
Uzakta çok uzaklarda
Kurşunlar hedefini seçmiş
Ömrünün baharında
Nice gençler
Nice umutlar
Toprağa düşmüş
Anası
Babası
Sevdiceği
Varsa çoluğu çocuğu
Acıyı seçmiş
Haberin var mı?
Gökten almış
Gürlemiş
Yağmurlardan almış
Yağmış gözleri
Kabarmış coşmuş
Denizler gibi
Ezmemiş bir karıncayı bile bile
Bir kuşu hedef bilmemiş
Çiçeği koparmaya kıyamamış bu cana
Söyler misin ne demeli?
Hangi coğrafya
Hangi millet
Hangi din
Hangi mezhep
Hangi renk
Hangi dil
Hangi lisan
Önemi var mı?
O da
Bu da
Şu da insan…
Ben, sen, biz, onlar.




Topraktan gelmedik mi?
Toprak olmayacak mı bedenlerimiz?
Bu kavga niye?
Bu düşmanlık
Bu kin
Bu nefret…
Nedir bölüşemediğimiz?
Analar doğurur
Barış’ı
Mert’i
Sevgi’yi
Savaşı seçer mi?
Tüm oğullar BARIŞ olmalı
Tüm kızlar SEVGİ
O zaman bu dünya
Tüm canlara yetmez mi?
22 Nisan 2016 01.30 İzmir –Kendi kendime









Yesterday I Again

Thought of you,
I took those best moments out of time
And could not ignore the lost ones.
It was the fog of the longings inside of me that fell on the windows.
It was not only my arm that extends after you, but also my heart,
I could not say, "Don't go, stay!"



DÜN BEN YİNE

Seni düşündüm.
O en güzel anları çıkarıp içinden zamanın,
Yitip gidenleri yok sayamadım.
İçimdeki özlemlerin buğusuydu düşen camlara.
Uzanan yalnızca elim değil, yüreğimdi ardından,
Sana ”Gitme, kal!” diyemedim.                                      
                                                
                                   
       





Yesterday I Again

Thought of you, a brush in my hand, f
irst I drew you on the walls,
the colors with which I will fill your image revolted,
my face disappeared
in the strength of black.
The rains of the sky lined up on the tips of my eyelashes.



DÜN BEN YİNE

Seni düşündüm elimde fırça, önce çizdim duvarlara,
Suretini dolduracak renkler isyana durdu, siyahın deminde kayboldu yüzüm.
Gökyüzünün yağmurları dizildi kirpik uçlarıma.

  LEYLA IŞIK
                                

No comments :

Post a Comment