To Get To You
I am like the
bustling clouds in the sky.
As my longings
are being driven away from my skirt, I have my feet on the ground barefooted.
I am full with
your love.
The spring wind
in my hair, delicate poppies on my cheeks,
with the hidden
words on my tongues, I run to you again by forgetting parting.
To “the very
place” where you left stars, with your non-depleting love.
I run by
stepping by running over the petrified sins.
I no more mourn
your absence.
A pinch of being
ashamed is in my palms, leaving it to the blowing wind…
By putting on
the endless blue on my eyes, this time I shed tears out of gladness.
You arrived!
The most
beautiful words are my prayer on my lips.
To get to you is
my glory.
English Translation By Mesut Şenol
SANA GELMEK
Gökyüzünde
telaşlı bulutlar gibiyim.
Eteklerimde
savrulurken özlemlerim yalın/ayak basıyorum yere.
Sevginle
doluyum.
Saçlarımda bahar
yeli, yanaklarımda nazlı gelincikler,
dilimde saklı
sözcüklerimle unutup ayrılığı sana koşuyorum yine.
Yıldızları
bıraktığın“o yere” yüreğimde tükenmeyen sevginle.
Taşlaşan
günahları çiğneyip koşuyorum.
Artık tutmuyorum
yokluğunun yasını.
Bir tutam
utanmışlık avuçlarımda, bırakıyorum esen yele…
Sonsuz maviyi
çekip gözlerime, bu kez sevinçten yağıyorum.
Sen geldin!
En güzel
sözcükler dudaklarımda duam.
Sana gelmek
ibadetim
My Face
After all that
time, my sleeping face woke up from its sleep.
To the childish
voice of my crying inside.
My eyes take a
fearless look at the sea where the evening spreads its glow.
Let the wingless
seagulls are not going to fly,
Let them cry
with the side of my heart.
O the mirror,
which took my face from my hand!
You made me
multiplied, you couldn’t have eliminated me.
It is not your
glaze anymore you hid my face.
My Skin is
undressed for the freedom as bright as a day
English
Translation By Mesut Şenol
YÜZÜM
Onca zaman
sonra; uyandı uykusundan uyuyan yüzüm.
İçimin ağlayan
çocuk sesine.
Akşamın
kızıllığını serdiği denize, korkusuz bakıyor gözlerim.
Varsın uçmasın
kanatsız martılar,
ağlasın kırılan
yanıyla yüreğimin.
Yüzümü elimden
alan ayna!
Parçalarında
çoğalttın beni yok edemedin.
Artık Sırın
değil yüzümü gizlediğin.
Gün kadar parlak
özgürlüğe soyunuk Ten’im
I Wanted To Have You Know It
I leave my
concern on the foaming waves…
The day is being
coming to its end.
Soon, the water
will rise again in the dusk of the evening.
The clouds of
being missed in my eyes, listening to the sound of my heart in an alert state.
If only you
know, when I wasted so many things by the shores of unknown seas.
I freshened up
so many memories…
The pains of the
distance fills in me in every breath I take,
For the sound
being echoed with the words of “the one left did not come back”;
I make my ears
deaf, and my tongue mute.
Double-edged
knives are being sharpened in me.
I throw my side
lacking you in the dump well, deep cliff.
I wait in the
shoreless seas…
Seagulls speak a
language I don’t speak, yet I send news to you anyway.
I am aware that
you also miss me.
I know the fire
kindled by desperation sits in your heart.
you had said
“promise”, “my hands will not hold”, “my body will not wear another skin, you
are the only one I am in love with.”
I too had said
“promise”, and no other hand touched my hand, my body did not put on any other
skin,
The left side of
my heart belongs to you all the time.
I painted only
you in my eyes.
You are far
away.
Here it is
darling!
This is why I
poured out my heart onto the waves,
I wanted you to
have you know it.
English
Translation By Mesut Şenol
SEN DE BİL
İSTEDİM
Köpüren
dalgalara bırakıyorum kaygılarımı…
Gün tükenmekte.
Birazdan akşamın
alaca karanlığı ile sular yükselecek yine.
Gözlerimde
özlemişliğin bulutları, yüreğimin sesini dinliyor tetikte beklercesine.
Bilsen, ne zamanlar
tükettim bilinmedik denizlerin kıyılarında.
Ne anılar
tazeledim…
Uzaklığın
acıları dolar içime aldığım her nefeste,
”giden dönmedi
geri” diye yankılanan rüzgârın sesine;
kulaklarımı
sağır, dilimi lal ederim.
İki ucu keskin
bıçaklar bilenir içimde.
Kör kuyulara,
derin uçurumlara atarım sensiz yanımı.
Beklerim kıyısız
denizlerde…
Bilmediğim dili
konuşur martılar ama ben yine de haber yollarım sana.
Seninde beni
özlediğini bilirim.
Bilirim
umarsızlığın yaktığı ateşi yüreğinde.
”söz “demiştin.”başka
elleri tutmayacak ellerim,başka teni giymeyecek tenim, sensin tek sevdiğim.”
“Söz” demiştim
ben de, ellerime değmedi başka bir el, tenim başka teni giymedi, Yüreğimin sol
yanı hep senin.
Gözlerime yalnız
seni resmettim.
Uzaklardasın.
İşte sevgili!
Dalgalara içimi
dökmem bundan,
sen de bil istedim.
LEYLA IŞIK
No comments :
Post a Comment